31.10.10

bazen rüyalarımı hatırlıyorum.

mfö'den mazhar ve özkan var,fuat yok.konser öncesi prova yapıyolar,ben de yanlarındayım,arkadaşmışız biz.çalıyo bunlar işte.sonra ben soruyorum 'fuat nerde ya?' mazhar çok atarlı,diyo ki 'yeaaa bıraksana onu yeaa.' olur mu ya diyorum,yılların mfö'süsünüz siz.'emeföö ne ya' diyo mazhar yine,öyle zampara isim mi olur.(ne alaka zampara ama) fuatın arkasından konuşuyo ikisi de,diyolar ki muhallebi çocuğu.biz artık daha sert çalıcaz.mazhar dar siyah tişört falan giymiş abi,dikenli bileklikler.triplerdeler böyle,metalci takılıcaklar belli.'ee nolucak şimdi koskoca mfö?' diye soruyorum.mazhar bütün ciddiyetini takınıyor ve, 'MÖ olucak' diyor.sonra 'biuuuv' diye öttürüyor gitarı ve özkan brutalden giriyor.evet aynen böyleydi.

ayriyetten:
by hüseyin boz
kehkeh.

10.10.10

sonbahar ne güzel.aşk falan.şu an ayak altında dolaşan,soğuk gecede sarılıp uyuyacak sıcacık,şişko,sarman bir kedi.suluboya fırçasıyla gelişigüzel toplanmış 'ev saçı'.elimi kağıt kesti ama,olsun.

3.10.10

yakında küçük melankoli defterimden alıntılar ve sonbahar ruhuyla karşınızda oliciğim.sevgiler.

-
-önce eriği yedim yıkamadan,sonra fırça anneden.

-geçen gün otobüs şöförüne şaka mısın abi!!? diye bağırdım kapıyı üstüme kapattı diye.kulağımda kulaklık vardı,bişeyler söyledi ama duymadım.ne dedi kim bilir.

-eylül ve ekim'i hep karıştırıyorum.

-bana 'aaa bilmemkim senin arkadaşınmıış,beni tanıştırsana,ya da bana ayarlasana demeyin.öyle bişeyin olmayacağını biliyosunuz.arsız gibi 'ekler misiniz' naparsınız yapın,konuşun.bana ilişmeyin.

-okuldan eve dönüşlerde çok yalnızım,hele kışın daha bi melankolik.o yağmurlu camlar,kış müzikleri kafası,trafik ve insanı aptala çeviren,kafanı taşıyamama,düşürüp durma uykusu.bi de içerdekilerin hapşurukları vasıtasıyla yaydığı virüslere karşın açılamayan camların hüznü falan.

-bütün harçlığım şu lanet olası marker'lara gidiyor.sonra bi de kumaşçıda o marker'ların muhteşem renklerine denk düşen renkte kumaş bulmaya çalışıp bulamıyor,sinirleniyorum. beklentilerimi tavan seviyesine taşıyor şerefsizler.ama gel gör ki sürreal kumaşlar aradığım yer eminönü.işportalar,martı eti dönerciler falan.ironiler silsilesi dünya.

-ne okuduğumu soran taksici 'moda okuyorum' cevabım üstüne kalbime saplanan şu soruyu sordu, 'sen şimdi şu cemil ipekçi gibi falan mı olacaksın?'
'yok,onun gibi değil de..' diyip yutkundum ve sustum.

-şu formspring çok çılgın platform.