27.11.09

dwarf dick.

blog yazmak konusundaki memnuniyetsizliğim başıma gelen şeylerle ilgiliymiş bunu anladım ben bugün.2 tane print screen harikasıyla zımba gibi karşınızdayım.
hikaye şu: msn kitlenmiş ve ben düzelmesini beklerken uyuyakalmışım bilgisayarın başında.o sırada twitter açıkmış ve ben 4'e basarak uyuya kalmışım akabinde karakter sayacında dünya rekoru kırmışım,harikayım.artık 4'leri sayarak uyuycam,koyun saymak out.

son günlerin en bomba ismi ilan ediyorum kendisini
nirvanaya ulaştım
-bugün nasıl hissediyorsun? -sorma ya.çok cüce pipisiyim bugün.
sdfhldskssdkjfh

kendimi ifşa ettiğim de aslında gözümden kaçtı.ama düzeltmeye üşendim.
blog yazma yeteneğimi kaybetmişim gibi hissediyorum,bir an önce geri gelmesini istiyorum.
ama siz beni yine de sevin ve izleyin olur mu?
duygu sömürüsü yapan bir blogger olmama rağmen.asdfgsdfjhf

lütfen tuvalet kağıtlarını klozete atmayınız,anlayışınıza teşekkür ederiz.
gaydiriguppakcemile dinlenme tesisleri

23.11.09

a new strangelove.

-önceki yazılarımı okuyanlar bilirler,dengesizin daniskasıyım.aşık olmak falan yasaklanmalı bana.çünkü ben bile kendimi bilmiyorum.üzüyorum da insanları boşu boşuna,gerek yok.deliyi kendi haline bırakmak lazım.
böyle böyle derken yine aşık oldum ben.onu napıcaz.yalancı çoban hesabı bu sefer kendime inanmıyorum ama uzun zamandır birini sadece 2 gündür ayrı olmamıza rağmen çok fazla özlüyorum.özleme duygumu kaybettiğimi sanırdım.ama son derece ortalıkta olduğu açık.
ufak ufak herşeye duygulanmalar,uzaklara dalmalar,ona buna anlatıp durmalar,bişeyler.
ben bişey yapmadım,o başlattı.sevdiğini söylemese ben kaptırmazdım kendimi öyle hemen.
iki gündür duygu seli.kolyem sende kalsın,saçlarım sen kokuyo... gibi.römantiğk.
ama bugün konuşurken şöyle bi cümleyle burun buruna geldim: 'seni incitmeden yaşamak istiyorum.ben biraz dengesizim,seni üzmek istemiyorum.'.
yoksa bu tür bi cümle çok mu tanıdık cocobonita hanım?
bumerang etkisi mi mesela ne dersin?
şu an sadece oha diyorum.
evet aşk var,yalan değil,ama bu durum da çok acayip be.
cevabım 'ben de öyleyim' oldu.ve ekledim,'sen beni üzmezsin.' böyle de yapıştırdım.
'üzmem.seni seviyorum iyi geceler.'dedi ve gitti.
tencere kapak bu anlaşılan.dengesiz dengesiz gidicek bişeyler.belki de birlikte dengeyi buluruz,olabilir.ama böylesi çok heyecanlı.belki de daha güzel olur.karşılıklı üze üze birbirimizi.falan dshfgsdhjf
kendimi böyle maceralara kaptırmayı seviyorum tekdüze bişeylerdense.
omuzları ve lacivert gözleri...neyse.

someone trippy.
-cuma gecesi kendimi buldum,içimdeki dünyayı keşfettim.ayrıntı vermem,nedenini nasılını söyleyemem,ama dış dünyadan bi günlüğüne de olsa kopmak inanılmazdı.en az kişili ama en güzel doğumgünü gecem bu seneki oldu.yapayalnız geçirdiğim geçen seneye inat.opposite.
sabaha karşı resim yaptık birlikte,sualtı cennetimin dalgaları onun batık şehrinin balıklarıyla buluştu kalemlerimiz çarpıştığında.çok güzeldi.

ruh halim bu.

portishead-sour times


IAMX-this will make you love again

8.11.09

okuduğum bi kitaptan sevdiğim bi bölüm:

Bir defasında Kate ve ben beş yaşındayken kavga etmiş ve artık aynı odayı pylaşmak istemediğimiz kararına varmıştık.Ancak evimizin büyüklüğü ve diğer odada da Jesse'nin yaşadığı göz önüne alındığında gidecek başka yerimiz yoktu.O yüzden daha büyük ve akıllı olan Kate,odayı ikiye bölmeye karar verdi.'hangi tarafı istiyorsun?' diye diplomatik bir edayla sordu.
'izin veriyorum,sen seç.'
Tabii ki yatağımın dahil olduğu tarafı istiyordum.Ayrıca odayı ortadan ikiye bölecek olursanız,Barbie bebeklerimizin durduğu kutu ve elişi malzemelerimizi koyduğumuz raflar otomatik olarak benim tarafımda kalacaktı.Kate buradan bir kalem almaya davrandı,ama onu durdurdum.'Orası benim tarafım' diye işaret ettim.
'sen ver öyleyse' dedi ve ben de ona kırmızı bir keçeli kalem verdim.Masanın üstüne çıkıp tavanda erişebildiği en yüksek noktaya kadar uzandı.''bunu çizdikten sonra,'' dedi,''sen kendi tarafında kalacaksın,ben de kendi tarafımda,anlaştık mı?''.Başımı salladım bu pazarlığa en az onun kadar bağlı olduğumu göstererek.Sonuçta bütün güzel oyuncaklar bendeydi.Ben ondan bir şey istemeden önce Kate'in benim tarafıma geçmek için yalvarması çok yakındı.
''yemin mi?'' diye sordu ve serçe parmaklarımızı tutuşup yemin ettik.
Kate tavandan başlayıp masanın üstünden geçerek sarımsı renkli halıya inen ve komodinin üstünden devam edip karşı duvara kadar çıkan zikzaklı br çizgi çizdi.Sonra kalemi bana verdi.''unutma'' dedi,''sadece mızıkçılar sözünden döner.''
odanın bana ait bölümünde yere oturdum ve sahip olduğumuz tüm barbie'leri tek tek çıkarıp onları giydirip soyarak hepsini benim olduğu,Kate'in bir tane bile bebeğinin olmadığı gerçeğini abartılı bir şekilde vurgulayarak oynamaya başladım.Kate dizlerinin karnına çekmiş,yatağına oturmuş beni izliyordu.Hiçbir tepki göstermedi.Ta ki annem aşağıdan seslenip bizi öğle yemeğine çağırana dek.
Kate bana bakıp gülümsedi ve odanın onun tarafında bulunan kapısından çıkıp gitti.
Halının üstüne çizdiği çizginin yanına gittim,sinirimden tekmeler savuruyordum.Mızıkçı olmak istemiyordum.Ama hayatımın geri kalanını odamda geçirmek de istemiyordum.
Annemin neden mutfağa yemeğe inmediğimi merak etmesi ne kadar sürdü bilmiyorum,ama beş yaşında olduğunuzda her saniye size bir ömür gibi gelebilir.Annem kapının eşiğinde belirdiğinde önce duvardaki ve halıdaki kalem izlerine baktı ve sonra sabırlı olabilmek için gözlerini kapadı.Odaya girdi,beni kucağına aldığı an debelenip bağırmaya başladım.'bırak beni' diye ağlıyordum.'yoksa bir daha odaya giremem!'
Bir dakika sonra odadan çıktı ve elinde mutfak eldivenleri,mutfak havluları ve küçük süs yastıklarıyla döndü.bütün bunları odanın Kate'e ait kısmına belirli aralıklarla yerleştirdi.'hadi gel' diye çağırdı beni,ama ben kımıldamadım.Bunun üzerine yanıma geldi ve yatağıma oturdu.''orası kate'in havuzu olabilir,''dedi,''ama bunlar benim nilüferlerim.''
Ayağa kalkıp mutfak havlularının birinin üstüne zıpladı ve oradan da bir yastığa geçti.Omzunun üstünden dönüp bana baktı ve ben de mutfak havlusunun üstünde yerimi aldım.Havludan yastığa,oradan Jesse'nin birinci sınıftayken elişi dersinde yaptığı bir mutfak eldivenine geçerek Kate'e ait kısmı boylu boyunca kat ettim.Annemin adımlarını takip etmek en güvenli çıkış yoluydu.

1.11.09

duma duma dumur vol.5

ana haberlerde bi pazarcı amcaya rastladım bugün.
spiker sordu: 'parayla kolayca bulaşabilir domuz gribi.bu konuda bi önlem alıyo musunuz?'
adam gayet patavatsız bi şekilde cevabı koydu:
'e bu bende galmiyi ki veriyom aktarıyom başgasına öyle öyle bende galmiyi yani geziyo bu.'

nasıl bi hayvansın sen.
nası bi düz mantıklık bi dallamalık bu?

baya güldük.