8.11.09

okuduğum bi kitaptan sevdiğim bi bölüm:

Bir defasında Kate ve ben beş yaşındayken kavga etmiş ve artık aynı odayı pylaşmak istemediğimiz kararına varmıştık.Ancak evimizin büyüklüğü ve diğer odada da Jesse'nin yaşadığı göz önüne alındığında gidecek başka yerimiz yoktu.O yüzden daha büyük ve akıllı olan Kate,odayı ikiye bölmeye karar verdi.'hangi tarafı istiyorsun?' diye diplomatik bir edayla sordu.
'izin veriyorum,sen seç.'
Tabii ki yatağımın dahil olduğu tarafı istiyordum.Ayrıca odayı ortadan ikiye bölecek olursanız,Barbie bebeklerimizin durduğu kutu ve elişi malzemelerimizi koyduğumuz raflar otomatik olarak benim tarafımda kalacaktı.Kate buradan bir kalem almaya davrandı,ama onu durdurdum.'Orası benim tarafım' diye işaret ettim.
'sen ver öyleyse' dedi ve ben de ona kırmızı bir keçeli kalem verdim.Masanın üstüne çıkıp tavanda erişebildiği en yüksek noktaya kadar uzandı.''bunu çizdikten sonra,'' dedi,''sen kendi tarafında kalacaksın,ben de kendi tarafımda,anlaştık mı?''.Başımı salladım bu pazarlığa en az onun kadar bağlı olduğumu göstererek.Sonuçta bütün güzel oyuncaklar bendeydi.Ben ondan bir şey istemeden önce Kate'in benim tarafıma geçmek için yalvarması çok yakındı.
''yemin mi?'' diye sordu ve serçe parmaklarımızı tutuşup yemin ettik.
Kate tavandan başlayıp masanın üstünden geçerek sarımsı renkli halıya inen ve komodinin üstünden devam edip karşı duvara kadar çıkan zikzaklı br çizgi çizdi.Sonra kalemi bana verdi.''unutma'' dedi,''sadece mızıkçılar sözünden döner.''
odanın bana ait bölümünde yere oturdum ve sahip olduğumuz tüm barbie'leri tek tek çıkarıp onları giydirip soyarak hepsini benim olduğu,Kate'in bir tane bile bebeğinin olmadığı gerçeğini abartılı bir şekilde vurgulayarak oynamaya başladım.Kate dizlerinin karnına çekmiş,yatağına oturmuş beni izliyordu.Hiçbir tepki göstermedi.Ta ki annem aşağıdan seslenip bizi öğle yemeğine çağırana dek.
Kate bana bakıp gülümsedi ve odanın onun tarafında bulunan kapısından çıkıp gitti.
Halının üstüne çizdiği çizginin yanına gittim,sinirimden tekmeler savuruyordum.Mızıkçı olmak istemiyordum.Ama hayatımın geri kalanını odamda geçirmek de istemiyordum.
Annemin neden mutfağa yemeğe inmediğimi merak etmesi ne kadar sürdü bilmiyorum,ama beş yaşında olduğunuzda her saniye size bir ömür gibi gelebilir.Annem kapının eşiğinde belirdiğinde önce duvardaki ve halıdaki kalem izlerine baktı ve sonra sabırlı olabilmek için gözlerini kapadı.Odaya girdi,beni kucağına aldığı an debelenip bağırmaya başladım.'bırak beni' diye ağlıyordum.'yoksa bir daha odaya giremem!'
Bir dakika sonra odadan çıktı ve elinde mutfak eldivenleri,mutfak havluları ve küçük süs yastıklarıyla döndü.bütün bunları odanın Kate'e ait kısmına belirli aralıklarla yerleştirdi.'hadi gel' diye çağırdı beni,ama ben kımıldamadım.Bunun üzerine yanıma geldi ve yatağıma oturdu.''orası kate'in havuzu olabilir,''dedi,''ama bunlar benim nilüferlerim.''
Ayağa kalkıp mutfak havlularının birinin üstüne zıpladı ve oradan da bir yastığa geçti.Omzunun üstünden dönüp bana baktı ve ben de mutfak havlusunun üstünde yerimi aldım.Havludan yastığa,oradan Jesse'nin birinci sınıftayken elişi dersinde yaptığı bir mutfak eldivenine geçerek Kate'e ait kısmı boylu boyunca kat ettim.Annemin adımlarını takip etmek en güvenli çıkış yoluydu.

2 yorum:

  1. blog yazılarınızın hepsini okudum,kendime hayret ettim bi ara,çok kafa blog olmuş ama gözlerim acıdı ekrana bakmaktan.arada bakmam lazım buraya.

    YanıtlaSil
  2. tesekkur ederiim mutlu oldum:))

    YanıtlaSil